GeziŞehirTarih ve Medeniyet

Osmanlının sancak şehri Kemah tarihçesi

Kemah ilçemiz, Fırat vadisinin sol kenarında deniz seviyesinden 1100 metre yükseklikte yer alır. Kemah ilçesinin tarihte ne zaman kurulduğu ve adının hangi kaynaktan geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Bizans kaynaklarında şehrin adı Kamakha şeklinde geçer. İslâm dönemi kaynaklarında ise Kemâh veya Kemh olarak geçer. Süryânîce’de Kamah şeklinde kayıtlara geçmiştir. Osmanlı dönemi kaynaklarında ise Kemah olarak geçer. Osmanlının sancak şehri Kemah tarihçesi…

Ortaçağ’larda önemli bir kale olarak söz edilen Kemah ve yakın çevresinin tarihi, antik dönemlere kadar inmektedir. Bununla birlikte, kale ve şehrin bu asırlarda mevcut olduğuna dair kesin bilgi yoktur.

Askerî bir yapılaşma olarak ortaya çıktığı ve coğrafî bakımdan uygun bir konumda bulunması nedeniyle önem kazandığı anlaşılan Kemah, Sâsânîler ve Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştirdiği, tarihsel kaynaklarda görülmektedir.

Kemah ilçemizle ilgili belgesel videoyu yukarıdaki videoya tıklayıp izleyebilirsiniz.

Kemah’a yönelik ilk askeri Arap akınları İslâm dininin ortaya çıkışından kısa süre sonra başladı. Bu akınlar sırasında önce 679 senesinde, ardından 710 ve daha sonra 723 yıllarında İslam ordusu tarafından feth edildi. Halife Ebü’l-Abbas es-Seffâh’ın emriyle 750 yılında Ebû Ca‘fer el-Mansûr, Bizans kuşatmasına karşı şehri surları güçlendirmek suretiyle tahkim etti. Şehre muharip kuvvetler yerleştirip burası askeri üs olarak kullanıldı.

Aynı zamanda 754’te Bizans İmparatoru V. Konstantinos’un hâkimiyetinde olduğu tarihsel kaynaklarda görülen şehri, Halife Ebû Ca‘fer el-Mansûr tarafından görevlendirilen Abbas b. Muhammed b. Ali el-Abbas 766 senesinde ele geçirdi. Ardından tekrar Bizans’ın eline geçen şehir 793 miladi tarihinde yeniden Müslümanlar tarafından alındı fakat Halife Emîn devrindeki iç karışıklıklar sırasında tekrar kaybedildi.

Abdullah b. Tâhir komutasındaki İslam ordusu Kemah şehrini Halife Me’mûn zamanında 829 senesinde yeniden aldı. El değiştirip tekrar Bizanslıların eline geçen şehir 846 yılında ele geçirildi. Ancak uzun süre korunamadı ve bundan sonraki dönemlerde Bizanslılar’ın idaresi altında kaldı.

Kemah şehri ve bölgesine 11. yüzyılın ortalarına doğru Türk akınları başladı. Türk akınları yapılsa da, Şehir ancak, 1071 Malazgirt zaferinin ardından Türkler’in idaresine geçti.

Alparslan’ın kumandanlarından Mengücük Gazi, Kemah, Erzincan, Divriği ve Şarkîkarahisar (Şebinkarahisar) bölgesine kısa sürede hâkim oldu. Bu bölgede kurduğu Mengücüklü Beyliği’ne Kemah şehrini merkez yaptı.

Kemah’ın o dönemde beylik merkezi olmasında; hem güçlü ve müstahkem kalesi, hem de ticaret ve kavşak yolu üzerinde bulunması önemli rol oynamıştı.

Mengücük Gazi’nin yerine geçerek bey olan oğlu İshak Bey’in 1142’de vefatı ardından Kemah’ın kısa bir süre Dânişmedliler beyliğinin eline geçtiği tarihsel kaynaklarda görülmektedir. Bu tarihlerde ikiye bölünen beyliğin bir kolu Erzincan’da, diğer kolu Divriği’de hakim oldu. Kemah ise beyliğin Erzincan koluna bağlandı.

Beyliğin Kemah-Erzincan kolunu, Kemah’ı kuşatarak ele geçiren I. Alâeddin Keykubad tarafından 1228 yılında Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına kattı.

Selçuklu devletinin İlhanlılar’a (Moğollar) yenildiği 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonraki dönemde Kemah, Anadolu’yu kendi hakimiyetleri altına alan İlhanlılar’ın toprakları olarak kaldı.

Kemah daha sonra İlhanlı hâkimiyetinin zayıflamasıyla birlikte Eretnaoğulları’nın idaresine girdi. Bir dönem Erzincan emîri olan Mutahharten’in hakimiyetine geçti. Daha sonra Sivas’a hâkim olan Kadı Burhâneddin Ahmed kuvvetleri ile Mutahharten askerleri arasındaki şiddetli savaşlara sahne oldu.  Bu mücadeleler sırasında Kemah Valisi Hacı Hasan, Kadı Burhâneddin’e bağlılığını bildirdi ve onun tarafına geçti.

Sonraki yıl Kadı Burhâneddin’in Pulur savaşında Mutahharten’e yenilmesinin ardından Kemah tekrar Erzincan Emirliği’ne bağlandı.

Kadı Burhâneddin’in öldürülmesinden yararlanarak Yıldırım Bayezid, Sivas’ı aldı ve ülkesinin sınırlarını Kemah ile Erzincan’a kadar genişletti. Ayrıca, Timur’la iyi ilişkileri olan ve Timur’un Sivas’ı tahrip ettiği akınlarda ona rehberlik eden Mutahhartene yönelik yaptığı akınlarda Erzincan’la birlikte Kemah’ı da 1401 yılında Osmanlı ülkesine kattı.  Stratejik önemi sebebiyle Kemah şehrine Osmanlı muhafızları yerleştirdi.

Kemah şehrinin Osmanlı devletinin eline geçmesi, Yıldırım Bayezid ve Timur arasındaki gerginliğin daha da artmasına sebep oldu. Timur, Yıldırım Bayezid orduları üzerine yaptığı sefer sırasında Kemah’ı alıp tekrar Mutahharten’e verdi.

Sonraki yıllarda Karakoyunlular’ın eline geçen Kemah, Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasındaki savaşlara sahne oldu. Şehir zaman zaman el değiştirdi. Akkoyunlu şehzadeleri arasındaki çatışmalardan da oldukça harap olan şehir, bir ara Akkoyunlu Hükümdarı Karayülük Osman Bey’in oğlu Yâkub Bey’in hakimiyeti altına girdi.

Akkoyunlu yönetimi 1473 Otlukbeli Savaşı’ndan sonra da devam etti Kemah’ta… Akkoyunlu idaresinin zayıflamasının ardından Kemah ve yöresinde 16. yüzyıl başlarında Safevî idaresi kuruldu.

Kemah, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı hakimiyeti altına girdi. 1514 yılında Safevîler üzerine sefer düzenleyen Yavuz Sultan Selim, sefer dönüşünde kışı Amasya’da geçirdi.  O devirde ele geçirilmesi zor müstahkem bir kalesi olan Kemah’ın fethine Bıyıklı Mehmed Paşa’yı görevlendirdi. Sonucunda, Padişahın da bizzat gelerek katıldığı kuşatmanın ardından Kemah 1515 yılında Osmanlı hakimiyetine girdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir