Sanatını dünyaya kabul ettiren sanatçı Fikret Mualla
İstanbul’un varlıklı ailelerinden birine mensup olan Fikret Mualla (Saygı) 1903 senesinde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda yaşamak zorunda kaldığı talihsiz olayların ruhunda derin izler bıraktığı sanatçı, Galatasaray Lisesi’nde yatılı okurken Avrupa’ya mühendislik eğitimi için gönderildi. Sanatını dünyaya kabul ettiren sanatçı Fikret Mualla…
Mühendislik eğitimi sırasında resme olan kabiliyetini keşfedince, mühendislik eğitimini yatım bırakarak sanatsal çalışmalara yöneldi. Berlin Güzel sanatlar Akademisi’nde Arthur Kampf gibi önemli bir isimle dahi çalışma fırsatı buldu. Sanat hayatında büyük önem arz eden Paris’e 1927 yılında ilk defa giden Fikret Mualla, burada sanat ve estetik üzerine çalışmalarını derinleştirdi.
1928 yılında İstanbul’a dönen eski okulu Galatasaray Lisesi’nde resim öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Ne var ki alkollü içkilere olan bağımlılığı, ekonomik durumunun giderek kötüleşmesi ve babasıyla yaşadığı sorunlar sebebiyle zor bir dönem yaşıyordu.
Bir dönem Mazhar Osman denetiminde tedavi gördü
Yaşadığı sorunlar sebebiyle psikolojik durumu da kötüleşen Fikret Mualla Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesinde tedavi gördü. Dönemin ünlü psikiyatristi Mazhar Osman gözetimi altında ruhsal tedavi gören sanatçı odasını aynı hastanede tedavi gören Neyzen Tevfik ile paylaşmıştı.
Hayatının İstanbul yıllarında, sahne kostümleri çizerek ve kitap resimleyerek geçimini sağlayan Mualla, 1938 yılında Paris’e gitti. Burada sanatında olgunluğa ulaşan sanatçı, 1962 yılına kadar uzun bir süre yaşadı.
Sanatı Paris’teki sanat çevreleri tarafından kabul gördü
Paris’teki sanat çevrelerinde kısa sürede fark edilen Fikret Mualla’nın eserleri Galerie Bruno Bassano, Galerie Marcel Bernheim, Galerie Dina Vierny, Galerie France Bertin gibi sanat galerilerinde sergilendi.
Eserleri koleksiyoncular tarafından takdir görmesine ve aranan eserler olmasına rağmen ekonomik sıkıntılarından bir türlü kurtulamayan sanatçının sağlığı 1962 yılında ciddi bir şekilde bozuldu.
Sağlık problemleri sebebiyle Madame Fernande Anglés kendisi için resim yapması karşılığında onun bakımını üstlendi. 1962 yılında gittiği Reillane’de 1959 yılında tanıştığı Madam Anglés için eserler üretti.
1967 yılında geçirdiği krizler sebebiyle yatırıldığı sağlık kurumunda vefat eden sanatçı Paris Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldü. Daha sonra cenazesi 1974 yılında Türkiye’ye getirilerek Karaca Ahmet mezarlığında defnedildi. Ayrıca Paris’te açık artırmaya çıkarılan resimleri Devlet tarafından satın alınarak; Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla salonu oluşturuldu.
Resimlerinin konularını İstanbul hayatının ayrıntıları arasından seçti
Fikret Mualla resim sanatında konularını kahveler, sirkler ve sokaklar gibi Paris ve İstanbul hayatının ayrıntıları arasından seçmiştir.
Resim sanatı onun için adeta bir yaşam biçimi olmuştur. Hayatın hakikatlerini büyük bir samimiyetle renge ve biçime aktarmış kağıda veya tuvale dökmüştür. İstanbul’da ve Paris’te içinde yaşadığı bohem çevrenin insanlarını resmine konu olarak almıştır.
Resimlerinde çoğunlukla guvaş tekniğine ilgi duymuş ve bu teknikle çok hızlı eserler üretebilmiştir. Bunun yanı sıra yağlı boya ve sulu boyayı da ustalıkla kullanmıştır. Resim yaparken, içinden geldiği gibi, öznel, coşkun bir lirizm ile dolu resimler yapmıştır.
20. Yüzyılın en önemli ressamlarından biri kabul edilen ve sanatını tüm dünyaya kabul ettirebilen az sayıdaki sanatçılarımızdan biri olan Fikret Mualla kendini şöyle tarif ediyor:
“Herkes aşağı yukarı benim gibidir.
Alemi nizama sokmak, fikrimden geçen şey değilse de, lafın kısası, sükutumu resmen severim ve dediğim gibi; ibadet eder gibi resim yapmayı ister, ruhi istirahatimi ancak bu tarzda temin ederim. Bu da benim hakkım.”
Kaynak : İstanbul’un 100 çağdaş sanatçısı – Ceren Yartan